KESİK EL VE DENİZDEN PİRANHA ÇIKSA BABAMI YER ALLAH KORUSUN



Valla sizi kutlamak lazım!
Biz o kadar "Piranhalar, köpekbalıkları bu yaz da gelicek, azımıza sıççak" dedik, öbürü ordan "Piranhalar" diye, tam yaza girdiğimiz günümüz Türkiye'sinde sinemalara o ossuruk filmini koydu (epey de hasılat yaptı,) ama bakıyorum daha hala cennet sahillerimizde, insan kaynıyor.
Fakat siz de takdir edersiniz ki, duyarsız insanlar kaynıyor.
Çünkü bir insan duyarlı olsa der ki "Yahu, der, bu insanlar haybeye konuşup yazmıyor, 7. sanat olan sinema sanatıyla Piranhalardan dem vurmuyor" der.
Ama siz demediniz, helal olsun. Ne diyeyim, cesurmuşsunuz. Ben o kadar cesur değilim.
Çocukken "Kesik El" diye bir film seyretmiştim. Ben demek ki, haybeye o filmden korkumuşum.
Bu filmi müteakip Yıldırım Gürses'in varoş şarkısı (Allah nimet eylesin) "Eller eller eller, eller eller eller" çıkmıştı da TSM (Türk Sanat Müziği) zehir olmuştu. İyiki de olmuştu. Çünkü o zamanlarki TSM Sibel Canvari, Serdar Ortaçvari bir müzik oluşumuydu. Klasik TSM değildi. İyiki de değildi. Çünkü KTSM (Klasik Türk Sanat Müziği) çok sıkıcıydı. Fakat iyiki de sıkıcıydı, böylelikle KTSMKTPMTARPMB (Klasik Türk Sanat Müziğinden Kaçarken Türk Pop Müziğiyle Tanıştım Ama Retro Pop Müziğiydi Bu.) Yani Ajda'lar, Erol Evgin'ler, Semiramis'ler, Yeliz'ler Meliz'ler, işte hep bu zıpçıktı Pop trenindeydi.
Pop dnleyen aileler daha modern gibi dursa da aslında sanıyorum ya dejenere küçük burjuva ailelerdi, ya da galiba benim anne baba beni biraz geç doğurmuştu. Çünkü bizim evde asla KTSMKTPMTARPMB dinlenmezdi. Bizde hep KTSM dinlenirdi. Ama nereden gelmişti bilmiyorum, evde bir iki Ajda plağı vardı. Bir iki dönemin solcularını temsil eden türkü plağı, bir tane Emel Sayın plağı, Elvis Presley plağı (ki Elvis'in ve Beatles'ın kütük gibi araba kasetleri de vardı, rengi de beyazdı. Ama bu kütük gibi kasetler öyle bildiğimiz kasetlerden değil, sanırım benim çok yaşlı olduğumu anlatmaya çalışan ve bir görünüp bir anda da ortalıktan kaybolan bir kaset cinsi. Ama çok kalın, böyle tuğla gibi kasetler.)

Yani işte bu kesik el, bilekten kesik bir eldi ve pıtı pıtı evin içinde yürüyüp adam boğazlardı. Evde bet bereket bırakmamıştı. Terbiyesizlik etmişti. Bence afedersiniz masturbasyon yapacağı bir mecra bulamadığı için potansyel cinsel enerjisini adam öldürerek sağaltıyordu deyyus.
İşte böyle; birileri etkilensin diye birileri bir şeyler yapıyor, kimileri etkileniyor, kimileri etkilenmiyor.
Bendeniz etkilenen kesimdenim, denize korkusuzca girebilenler, hadi öyle demeyeyim de, filmlerden ve yazılardan etkilenmeyenler, müziklerde coşkunlaşmayanlar ya da gözleri yaşarmayanlar diyelim.
Ben mesela film seyretmesem, müzik dinlemesem bile yürürken durup dururken bazı manzaralara gözlerim yaşarır. Geçenlerde mesela bir oğlanla bir kız sokakta buluştu; oğlan belli ki niyeti ciddi kızla, abi bi sarıldı kıza, gözlerini filmlerdeki gibi bi kapadı (ki üstelik kıza götünü yiyim de çekemezdi çünkü kızın arkada ne bunu görecek bir ailesi ne de kendi görecek gözleri vardı) ve benim gözlerim çok yaşardı, güzel ve masum bu sevgiye.

(Resimde ortadaki ağlayan kişi benim. Güneş altında çok ağladığım için biraz bronzlaşmışım.)
Ama bu, bize görünen kısmı. Olayların bir de görünmeyen kısımları var. Tıpkı kesik el gibi.
Vücut da bir bütün ama kesik el ufak bir organ olmasına rağmen bağımsız kalınca adamım boğazına yapışabiliyor. Bakalım, bu çift aynı gözü kapalı sevgiyi evlenince, aile, maddi şartlar, çoluk çocuk devreye girince de devam ettirebilecekler mi...
Ya da siz! Size soruyorum! Siz girebilecek misiniz denize? Bir köpekbalığı ya da piranha alarmında?
Bence gireceksiniz. Çünkü insan kendine konduramaz. Çünkü insan unutur.
Bugün piranha babamı yese ertesi gün unuturum.
Yoksa yaşayamayız ki.
Yani denize girmeden. Yaşanır mı?

(Bu arada, Türkiye'ye geyliği ilk getiren Abdülgeylak efendi ve arkadaşları "denize giremeden yaşayamam" dedi, sene 1944.)
Ama ben denize girmeden, vallaha yaşarım.
Ben dağ manzarasını denizden daha çok severim. (Ve bu dağ mı deniz mi geyiği sabaha kadar devam edebilir. Çünkü cehennemde mi yanmak istersin, donmak mı kaynaklı bir geyiktir. Ama çok zevklidir. Yani bence cehennem yazlık ve kışlık olmalı, yazın donmalı, kışın ynmalı. Ya da dini açıdan bakarsak yazın yakmalı, kışın dondurmalı. Çünkü cehennem işkence yeri olduğu için. Böyle düşünürsek daha sevap. Orspu çocuğu kötü insanlar. Yansın ibneler. Kışın da donsunlar.)

Yorumlar

  1. çok içten bi yazı olmuş yüregine saglık:P neresinde gülmekten gebersem, neresinde yarılsam, neresinde ohaaaa resmen benim gibi düşünüyo desem bilemedim. bence hepsi. KTMGAEKKK(Klasik türk sanat muzigi güzeldir ama eski klasikcilerden kim kaldıki) der, gözlerinden öper, akabinde piranalı da olsa o denize gircegimi, inadımın inat, totomun iki kanat olduğunu belirtmek isterim hehe:)
    oldu iyi günler :)

    YanıtlaSil
  2. ay karnım agrıdı ya ozellıkle denızın ortasındakı ortada olan benım kızmı hay allahım ...supermıs cok keyflendım

    YanıtlaSil
  3. cehennem de kaç mevsim var yahu baharda noolcak polen allerjisimi olcak kötüler ???

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar