140 ÇİLELİ KARAKTERS


Nano teknolojik bir yazımızın daha başına geldik. Fakat daha şimdiden nefes nefese kaldım bile. Neden mi, çok basit: tabii ki kolumu kırıp tek elle yazdığımdan.
Meğer tek elle yazı yazmak ne zormuş. İçinizden bazılarının “teallaam elle yaz sen de” ya da “bu ne hırs, bir gün de yazmayıver” dediğini duyar gibi oluyorum ancak faksçıya giderken ya gene kapaklanırsam ve faks sahibi dükkanın iyilik yaptığı için içinden ettiği küfürlerden rahatsız olup kavga çıkarır, sinirden kolumu kasarsam?
Ayrıca çeneyi değil dirseği kırdık, e Türkçemiz de konuşur gibi yazılan interaktif bir dilimiz olduğuna göre?Her ne kadar kol kırılıp yen içinde kalır deseler de, yen ne demek, kol neden içinde kalıyor, kıran kim gibi şaibeli sorulara cevap bulamadığım için atalarımı (Kurukafacı Mahmut Efendi Mahdumları) burada yalnız bırakmak zorundayım.Acilde halsiz yatarken bana global olarak destek olan Deniz’e doktorlar perde dışına çıktıktan sonra fısıltıyla “bakma böyle sarardığıma, iyi geliyor” dediğimde “evet evet arada iyidir, şöyle bir sakinleştirir” dediğinde hayatın büyük bir tımarhane; hastalık, dert, vs gibi şeylerin de sakinleştirici, kendine getirici, ezbere rutin hırslardan arındırıcı elektro şoklar olduğunu düşündüm.Şu anda TV’de bilim kanalında ölümle ilgili bir belgesel var. Ölünce ne oluyor, ruh nedir, efsane mi yoksa evrenin temel taşlarından biri mi gibi konular işleniyor. İlgiyle izliyorum. Neticede ölüm de ruh kırılması olduğuna göre, belki değişik icatlara çeşitli galebeler çalabilirim. (Blogun en sevdiğim yanı dilimizi doğru kullanma gibi yaptırımlarda bulunmuyor oluşu. Yoksa bulunuyor mu; yok ama bulunuyor olsa 140 karaktere eyvallah denmezdi. Belki de tarih bizden hesap soruyor ve yaptıklarımızı 140 çileli karaktere tamah ediyoruz.)Allah taksiratlarımızı affetsin.Birazdan ameliyat için evden çıkıp tıpış tıpış bundan sonra benimle takılacak olan titanyumlarımı taktırmaya gidiyorum.İnsan uçağa, otobüse binecekken bile bi endişe, bir panik, bir acaip bişiyler yapıyor, nerde kaldı ameliyat.İnşallah annemin bu blogdan haberi yoktur, o beni genel evde reklamcı sanıyor.

Yorumlar

  1. Hastalıklar konusunda fena halde hem fikiriz.Hasta olmasak iki gün evde kalamayız vallahi.Ben de geçen ay ameliyat oldum bir hafta evde semirdim.Bakacak kimsem de yoktu olsun kafa dinledim.Ameliyata girerken hafif tırsılmış gibi geldi bana ama korkulacak bir şey yok narkozu yiyince mis gibi uyunuyor.Yalnız çocuk denilen canavar ameliyat sonrası ameliyatlı bölgeye atlama konusunda bir hayli ısrarcı oluyor aman tikkat !

    YanıtlaSil
  2. Buradan da geçmiş olsun dileklerimi sunarım. Bu saatlerde ameliyattan çıkmış kendine bile gelmiş ve hatta iyi bile hisseder olduğunuzu umut ederek 'Neticede ölüm de ruh kırılması olduğuna göre' cümlesi üzerinde düşünmek üzere huzurlarınızdan ayrılıyorum. Ruhum kırıldı. Çok acaipmiş

    YanıtlaSil
  3. Geçmiş olsun, umarım daha iyisinizdir.
    :)

    YanıtlaSil
  4. günlerdir nerde bu kız diyodum yaa...çok geçmiş olsun ..oğlanı dersaneden aldıktan sonra eve dönerken seni dinlemek o boktan istanbul trafiğini bile amaan acık daha takılsak trafikte denecek hale getirirken kayboldun birden..çabuk gel olur mu canımcım :)

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Sayın Başkan ve Değerli Üyeler,
    Bana, durduk yere "Eniştem, hooo, kolun ş'olmuş heaa" deseydi biri, bu kadar şaşırmazdım Ayça Şenbaşkan'ın malulen emekçi olduğunu öğrendiğimde:( Büyük geçmiş ve bir o kadar da büyük gelecek olsun. Hörmetler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar